Güzel günler göreceğiz çocuklar

“Cennette arsa satmak” diye abartılan, aritmetik bazı ibadetler karşılığında cennette ne istersen onu alırsın, vaadi ile, güzel günler göreceğiz çocuklar, vaadi arasında ne kadar fark var?

Acaba ikisi de “farklı adlandırılmış” inancı kullanarak çocukları “tüketici”, maddi tüketici,, kültür tüketici, fikir tüketici, ideoloji tüketici, özgürlük tüketici, devrim tüketici, vs yapmaktan ibaret değil mi?

Devrimden sonraki güzel günler, aydınlık, özgürlük, ezilenlerin hürriyeti, zalimlerin devrinin sonu gibi hazır kalıp düşünceler, aile-toplum-devlet eğitiminden gelen hazır-kalıp düşüncelerden kurtulmak isteyen çocukları kandırmak için sanki beraber keşfediliyormuş gibi ama gerçekte “tıpkı din benzeri ideolojiler” gibi çoktan hazırlanmış, paketlenmiş, metalaştırılmış, piyasaya sunulmuş, sözde “underground” oysa tamamen kontrol altında düşünceler değil mi?

Gerçekten güzel günler görecek miyiz yoksa sadece daha fazlasını mı istiyoruz? Gerçekten anne-babamıza-devletimize-düzene karşı çıkabiliyor, yeni fikirler ortaya koyabiliyor muyuz yoksa sadece cumhuriyetçi ve liberal iki partiden diğerinin avucuna mı düşüyoruz?

Aslında tüm düşünceler, cennetin geçmişte ya da gelecekte olmasına indirgenebilir. Taocu ya da ying-yang benzeri ikili düşüncelerin izlerine her yer rastlanabilir. Muhafazakarlar, cenneti geçmişte görürler, geçmişte herşeyin çok daha güzel olduğunu, toplumun daha ahlaklı, güvenli, mutlu, sağlıklı olduğunu artık düzenin yavaş yavaş bozulduğunu, bir an evvel tedbir alınmazsa gittikçe daha da kötüleşeceğini ve hatta kendi ömürleri süresi içinde kıyamet kopacağını düşünürler. Diğerleri de tam tersi, kaostan geldiğimizi, bir nevi kıyametten geldiğimizi, cennetin gelecekte olduğunu, eskiden her şeyin daha kötü, ilkel, barbar, adaletsiz, huzursuz, sağlıksız, karanlık olduğunu, oysa tüm toplum hep beraber bir an önce bilimin ışığında hareket ederek gelecek güzel günleri yaratabileceğimizi, ömrümüzü uzatabileceğimizi, sağlık, mutluluk ve huzurun bilim sayesinde gelecekte olduğunu düşünürler.

Sağ, sol, gerici, ilerici, dinci, felsefeci, genç, yaşlı, aydın, cahil, batılı, doğulu, beyaz ırk, siyah ırk ve bunun gibi her türlü birbirine karşıt gruplaşmalar temelde bu düşünce biçimine indirilebilir.

Yani çocuklar ikisi de aynı.

Bilim de bir inançtır, inanç ta bir nevi bilmektir. Cahillik diye bir şey yoktur, 2 yaşındaki bir çocuğa bile sorsanı her konuda açıklaması vardır. İnsan etrafını açıklayamazsa yaşayamaz. Dolayısı ile cahillik yoktur, bir sosyologun dediği gibi paradigma değişimi vardır, yanı bakış açısı farkı.

Not: akademisyen olmadığım için mümkün olduğunca referans kullanmamaya özen gösteriyorum. Tüm yazdıklarım referanssız kendi uydurmamdır (devlerin omzuna basmadan böyle bir şey mümkünse 🙂